9 Nisan 2010 Cuma

fenerbahçeli olmak....


Fenerbahçeli olmak, eşini doğum için hastaneye yatırıp doktordan zaman var onayını aldıktan sonra dünyaya gelecek kızına ilk giysi olarak Fenerbahçe’nin yeni doğanlar tulumunu giydirebilmeleri için Küçükköy’ den Saraçoğlu Maraton Fenerium’ a gitmesi, telaş içinde ve aceleyle döndüğünde eşinin doğumhaneden çıktığını ve bebeğin giydirilmek üzere olduğunu görmesi yani doğum esnasında yanında olamamasıdır bazen.
Her maç günü eşiyle boşanma aşamasına gelmektir.
Fenerbahçeli olmak, bir ayrıcalığa sahip olmaktır ve o ayrıcalık Fenerbahçeli olmaktır.
Fenerbahçeli olmak, 1 milyon verip de aldığın pet şişe suyun içecek olduğunu kavrayan düşüncedir.
Bu sevdadır, bu bilinçle sevilir.
Bence bir bardak sudur Haziran sıcağında içilen yada tuzdur mis gibi aşımın içinde, taptaze bir vişne tanesidir çikolatalı dondurmamın üstünde, belki sıcacık bir bardak çaydır Kadıköy’ de iskele kenarındaki hasırda yada yanındaki karper peyniri veya simididir veya Kastamonu’ da dağda çevrilen bir kuzu , Antep’ in baklavası, Hatay’ ın künefesi, Balıkesir’ in höşmerimi, Beşiktaşlı Pando’ nun balkaymağı, İnegöl’ ün köftesi.
Ve arkadaşlarım bir şey fark ettim Fenerbahçelilik acıkmaya engel değilmiş.
Evet Fenerbahçeli olmak onu derinden ve her şeyden üstün tutarak yaşamaktır.